6. Pazar Günü, Palmiye Pazarı
Mesih İsa’nın Yeruşalem’e Giriş Bayramı
Giriş İlahisi
Hosanna Davut Oğluna! Rabbin adına gelen kutlu olsun! Hosanna göklerdeki İsrail Kralına!
Rahip cemaate şöyle der:
Kardeşlerim, Oruç günleri sırasında, dua ederek, iyilik yaparak ve nefsimizi yenerek kendimizi Paskalya Bayramına hazırladık. Bu gün hep beraber, Mesih İsa’nın gerçekleştirdiği kurtuluşumuzu kutlamaya başlayacağız. Mesih İsa Yeruşalem’e geldi, orada eziyet çekmek ve ölmek istiyordu. Onu, Yeruşalem’e girdiği yolda imanla izleyelim. Onun dirilişine ve ilahi hayatına katılabilmemiz için, onun ıstıraplarını da paylaşalım.
↑ Menü
Zeytin Dallarını Takdis Duası
Ebedi ve kadir Allah, hayatın ve zaferin simgesi olan bu zeytin dallarını takdis et (t) ve seni yücelten Kilise’nin dualarını kabul et. Mesih İsa’yı şimdi sevinçle öven bizlerin, bizi yargılamaya geldiğinde de, onu sevinç ve güvenle karşılamasını sağla. Bunu seninle ve Kutsal Ruh’la birlikte şimdi ve ebediyen hükmeden Oğlun Rabbimiz Mesih İsa’nın adına senden dileriz.
C. Âmin.
↑ Menü
Aziz Luka Tarafından Yazılan Mesih İsa’nın İncilinden Sözler
İsa, bu sözleri söyledikten sonra önden yürüyerek Kudüs’e doğru ilerledi. Zeytin Dağı’nın yamacında bulunan Beytfacı ile Beytanya’ya yaklaştığında, öğrencilerinden ikisini şu sözlerle köye gönderdi:
«Karşıdaki köye gidin. Köye girince, üzerine daha hiç kimsenin binmediği, bağlı duran bir sıpa bulacaksınız. Onu çözüp bana getirin. Biri size, ‘Onu niçin çözüyorsunuz?’ diye sorarsa, ‘Rab’bin ona ihtiyacı var’ dersiniz.»
Gönderilen öğrenciler gittiler, her şeyi İsa’nın kendilerine anlattığı gibi buldular. Sıpayı çözerlerken hayvanın sahipleri onlara, «Sıpayı niye çözüyorsunuz?» dediler. Onlar da, «Rab’bin ona ihtiyacı var» karşılığını verdiler.
Sıpayı İsa’ya getirdiler, üzerine kendi giysilerini atarak İsa’yı üstüne bindirdiler. İsa ilerlerken halk, giysilerini yola seriyordu. İsa Zeytin Dağı’ndan aşağı inen yola yaklaştığı sırada, öğrencilerinden oluşan kalabalığın tümü, görmüş oldukları bütün mucizelerden ötürü, sevinç içinde yüksek sesle Allah’ı övmeye başladılar:
«Rab’bin adıyla gelen Kral’a övgüler olsun! Gökte esenlik, en yücelerde yücelik olsun!» diyorlardı.
Kalabalığın içinden bazı Ferisiler O’na, «Öğretmen, öğrencilerini sustur!» dediler.
İsa, «Size şunu söyleyeyim, bunlar susacak olsa, taşlar bağıracaktır!» diye karşılık verdi.
(Lk 19,28-40).
Dua
Ebedi ve her şeye kadir Allah, biricik Oğlun Kurtarıcımız îsa senin isteklerine uyarak insanlara bir alçakgönüllülük örneği vermek üzere, bize benzer bir bedenle haç üzerinde ıstırap çekerek öldü. Sana yalvarıyoruz: onun izinde yürümemizi ye onun şanlı dirilişine katılmamızı sağla. Bunu, seninle ve Kutsal Ruh’la birlikte şimdi ve ebediyen hükmeden Oğlun Rabbimiz Mesih İsa’nın adına senden dileriz.
C. Amin.
↑ Menü
Peygamber İşaya’nın Kitabından Sözler
Allah’ın itaatli kulu ıstıraplar ve hakaretler karşısında sarsılmaz.
Yorgunlara sözle destek olmayı bileyim diye Rab Yahve bana eğitilmişlerin dilini verdi. Eğitilenler gibi dinleyeyim diye kulağımı uyandırır her sabah. Rab Yahve kulağımı açtı, karşı koymadım, geri çekilmedim.
Bana vuranlara sırtımı açtım, yanaklarımı uzattım sakalımı yolanlara. Aşağılamalardan, tükürükten yüzümü gizlemedim. Rab Yahve bana yardım ettiği için utanç duymam. Kararımdan dönmem, utandırılmayacağımı bilirim.
Yeş 50,4-7
↑ Menü
Mezmur 21
Beni gören herkes alay ediyor,
Sırıtıp baş sallayarak diyorlar ki:
“Sırtını RAB’be dayadı, kurtarsın bakalım onu,
Madem onu seviyor, yardım etsin!”
Köpekler kuşatıyor beni,
Kötüler sürüsü çevremi sarıyor,
Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar.
Bütün kemiklerimi sayar oldum,
Gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar.
Giysilerimi aralarında paylaşıyor,
Mintanım için kur’a çekiyorlar.
Ama sen, ya RAB, uzak durma;
Ey gücüm benim, yardımıma koş!
Adını kardeşlerime duyurayım,
Topluluk ortasında sana övgüler sunayım:
Ey sizler, RAB’den korkanlar, O’na övgüler sunun!
Ey Yakup soyu, O’nu yüceltin!
Ey İsrail soyu, O’na saygı gösterin!
↑ Menü
Aziz Pavlus’un Filipililere Mektubundan Sözler
Mesih İsa’nın duygularını benimseyelim.
Mesih, Allah özüne sahip olduğu halde, Allah’a eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama yüceliğinden soyunarak kul özünü aldı ve insan benzeyişinde doğdu.
İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme — çarmıh üzerinde ölüme bile — boyun eğip kendini alçalttı. Bunun için de Allah O’nu pek çok yükseltti ve O’na her adın üstünde olan adı bağışladı.
Öyle ki, İsa’nın adı anıldığında göktekiler, yerdekiler ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Allah’ın yüceltilmesi için İsa Mesih’in Rab olduğunu açıkça söylesin.
– Fil 2,6-11
Ayet
Mesih İsa bizim için ölüme, hem de çarmıh üzerinde ölüme kadar boyun eğip kendini feda etti. Bu nedenle, Allah onu pek çok yükseltti ve ona, her adm üstünde olan adı verdi.
↑ Menü
Aziz Luka Tarafından Yazılan Mesih İsa’nın Istırapları Ve Ölümü
O: Okuyucu
İ: İsa
H: Havariler
P: Pilatus
Hk: Halk
B: Başkâhin
Bugün, Mesih İsa’nın ıstıraplarını ve ölümünü anarak O’nun bize gösterdiği sonsuz sevgiyi derin derin düşünelim.
O: Pasah Yemeği’nin saati gelince, İsa havarileriyle birlikte sofraya oturdu ve onlara şöyle dedi:
İ: Ben acı çekmeden önce, bu Pasah Yemeği’ni sizinle birlikte yemeyi çok arzu etmiştim. Size söylüyorum ki, Pasah Yemeği’ni Allah’ın Ülkesinde tamamen gerçekleşinceye dek bir daha yemeyeceğim.
O: Daha sonra bir şarap kupası aldı, şükretti ve şöyle dedi:
İ: Bunu alınız ve aranızda paylaşınız. Size söylüyorum ki, Allah’ın Hükümdarlığı gelene dek, asmanın ürününden bir daha içmeyeceğim.
O: Sonra eline ekmek aldı, şükredip onu böldü ve onlara vererek şöyle dedi:
İ: Bu, sizler için kurban edilen bedenimdir. Bunu, beni anmak için yapınız.
O: Aynı şekilde, yemekten sonra şarap kupasını aldı ve şöyle dedi:
İ: Bu şarap kupası, sizin için dökülen kanımla gerçekleşen yeni bir Antlaşma’dır. Ama beni ele verecek olan kişinin eli şu anda benimle birlikte sofradadır. İnsanoğlu, belirlenmiş olan yoldan gidiyor. Ama O’nu ele veren adamın vay haline!
O: Havariler, içlerinden hangisinin bunu yapacağını kendi aralarında soruşturmaya başladılar. Ayrıca aralarında, hangisinin en büyük sayılacağı konusunda bir çekişme oldu. İsa onlara şöyle dedi:
İ: Ulusların kralları, kendi uluslarını egemenlik hırsıyla yönetir. İleri gelenleri de kendilerine “iyiliksever” unvanını yakıştırırlar. Ama siz öyle olmayacaksınız. Aranızda en büyük olan, en küçük gibi olsun; yöneten de hizmet eden gibi olsun. Hangisi daha büyük, sofrada oturan mı, yoksa hizmet eden mi? Sofrada oturan değil mi? Oysa ben aranızda hizmet eden biri gibi oldum.
Sizler, geçirdiğim denemeler zamanında benimle birlikte dayandınız. Pederim bana nasıl bir hükümdarlık verdiyse, ben de size bir hükümdarlık veriyorum. Öyle ki, hükümdarlığımda benim soframda yiyip içesiniz ve tahtlar üzerinde oturarak İsrail’in on iki oymağını yargılayasınız.
Simon, Simon! Şeytan sizleri buğday gibi kalburdan geçirmek için peşinizdeydi. Ama ben, imanın sarsılmasın diye senin için dua ettim. Sen de geri döndüğün zaman kardeşlerini güçlendir.
O: Petrus İsa’ya şöyle dedi:
H: Ey Rab, ben seninle birlikte zindana da, ölüme de gitmeye hazırım!
O: İsa ona şöyle cevap verdi:
İ: Petrus, sana şunu söylüyorum: Bu gece horoz ötmeden önce, sen beni tanıdığını üç kez inkâr edeceksin.
O: Sonra ötekilere dönüp şöyle dedi:
İ: Ben sizi kesesiz, torbasız ve çarıksız olarak gönderdiğim zaman herhangi bir eksiğiniz oldu mu?
O: Onlar da şu cevabı verdiler:
H: Hayır.
O: İsa şöyle dedi:
İ: Şimdi ise kesesi olan onu yanına alsın, torbası olan da onu alsın. Kılıcı olmayan, giysisini satıp kılıç alsın. Size söylüyorum ki, yazılmış olan şu sözün bende yerine gelmesi gerektir: “O, suçlularla bir sayıldı.” Gerçekten, benimle ilgili yazılmış olanlar yerine gelmektedir.
O: Havariler O’na şöyle dediler:
H: Rab, işte burada iki kılıç var.
O: İsa onlara şu cevabı verdi:
İ: Yeter!
O: İsa dışarı çıktı, her zaman yaptığı gibi Zeytinlik Dağı’na gitti. Havariler de O’nun ardından gittiler. Oraya varınca, İsa onlara şöyle dedi:
İ: Dua edin ki, denenmelere düşmeyesiniz.
O: Onlardan bir taş atımı kadar uzaklaştı ve diz çökerek şöyle dua etmeye başladı.
İ: Peder, senin isteğine uygunsa, bu kupayı benden uzaklaştır. Yine de benim isteğim değil, senin istediğin olsun!
O: O zaman gökten bir melek İsa’ya görünerek O’nu güçlendirdi. Derin bir acı içinde olan İsa daha hararetle dua etti. Teri, kan damlaları gibi toprağa düşüyordu. İsa duadan kalkıp Havarilerin yanına dönünce onları üzüntüden uyumuş buldu.
Onlara şöyle dedi:
İ: Neden uyuyorsunuz? Kalkın ve dua edin ki, denenmelere düşmeyesiniz.
O: İsa daha konuşurken büyük bir kalabalık çıkageldi. Onikilerden biri olan Yahuda kalabalığa öncülük ediyordu. İsa’yı öpmek üzere yaklaşınca İsa ona şöyle dedi:
İ: Yahuda, sen İnsanoğlu’nu bir öpücükle mi ele veriyorsun?
O: İsa’nın etrafındakiler, neler olacağını anlayınca İsa’ya sordular.
H: Rab, kılıçları çekip vuralım mı?
O: İçlerinden biri Başkahinin uşağına vurup sağ kulağını uçurdu. Ama İsa şöyle dedi:
İ: Bırakın, yapmayın!
O: Ve uşağın kulağına dokunarak onu iyileştirdi. Sonra kendisini tutuklamaya gelen başkahinlere, Mabet koruyucularının komutanlarına ve yaşlılara şöyle dedi:
İ: Bir haydutun peşindeymiş gibi, kılıç ve sopalarla geldiniz. Her gün sizinle birlikte Mabet’te iken beni tutuklamadınız. Ama şimdi sizin saatiniz, karanlığın egemen olduğu saattir.
O: İsa’yı tutukladılar, alıp Başkahinin evine götürdüler. Petrus ise onlara uzaktan izliyordu. Avlunun ortasında ateş yakıp çevresinde oturduklarında Petrus da gelip onlarla birlikte oturdu. Bir hizmetçi kız ateşin ışığında oturan Petrus’u gördü. Onu dikkatle süzerek şöyle dedi:
Hk: Bu da onunla birlikteydi.
O: Ama Petrus inkar etti.
H: Kadın, ben O’nu tanımıyorum.
O: Biraz sonra onu gören başka biri şöyle dedi:
Hk: Sen de onlardansın.
O: Petrus şu cevabı verdi:
H: Hayır, onlardan değilim.
O: Yaklaşık bir saat sonra yine başka biri ısrar etti ve şöyle diyordu:
Hk: Gerçekten bu da O’nunla birlikteydi, çünkü Celile’lidir.
O: Petrus şu cevabı verdi:
H: Sen, ne demek istiyorsun? Anlamıyorum!
O: Tam o anda, Petrus daha konuşurken horoz öttü.
İ: Rab arkasına dönüp Petrus’a baktı. O zaman Petrus Rabbin kendisine, “Bu gece horoz ötmeden önce beni üç kez inkar edeceksin” dediğini hatırladı ve dışarı çıkıp acı acı ağladı.
İsa’yı göz altında tutan adamlar O’nunla alay ediyor, O’nu dövüyorlardı. Gözlerini bağlayıp ona soruyorlardı:
Hk: Peygamberliğini göster bakalım, sana kim vurdu?
O: Ve kendisine daha bir sürü küfür yağdırdılar.
Gün doğunca halkın yaşlıları, başkahinler ve yazıcılar toplandılar ve İsa’yı, bunlardan oluşan Büyük Meclis’in önüne çıkardılar. O’na şöyle dediler:
B: Sen Mesih isen, söyle bize.
O: İsa onlara şu cevabı verdi:
İ: Size söylesem, inanmazsınız. Size soru sorarsam, cevap vermezsiniz. Ama bundan böyle İnsanoğlu, kudretli Allah’ın sağında oturacaktır.
O: O zaman onların hepsi O’na sordular:
B: Demek ki, sen Allah’ın Oğlu musun?
O: İsa onlara şu cevabı verdi:
İ: Söylediğiniz gibi, ben O’yum.
O: O zaman şöyle dediler:
B: Artık tanıklığa ne ihtiyacımız var? İşte kendimiz O’nun ağzından işittik!
O: Sonra bütün Meclis üyeleri kalkıp İsa’yı Pilatus’a götürdüler. O’nu şöyle suçlamaya başladılar:
Hk: Bu adamın ulusumuzu kışkırttığını gör. Dük. Sezar’a vergi ödenmesine engel oluyor, kendisinin de Mesih, yani bir kral olduğunu söylüyor.
O: Pilatus İsa’ya şöyle sordu:
P: Sen Yahudilerin Kralı mısın?
O: İsa şu cevabı verdi:
İ: Söylediğin gibidir.
O: Pilatus, başkahinlere ve halka dönerek şöyle dedi:
P: Bu adamda hiçbir suç göremiyorum.
O: Ama onlar ısrar ettiler:
Hk: Yahudiye’nin her tarafında öğretişini yayarak halkı kışkırtıyordu; Celile’den başlayıp ta buraya kadar geldi.
O: Pilatus bunu duyunca, O’nun Celile’den olup olmadığını sordu ve Herodes’in yönetimindeki bölgeden geldiğini öğrenince, O’nu Herodes’e gönderdi, çünkü o günlerde Herodes de Yeruşalem’de bulunuyordu. Herodes İsa’yı görünce, çok sevindi. O’na ilişkin haberleri duyduğu için, çoktandır O’nu görmek istiyor ve O’nun yapacağı bir mucizeye tanık olmak istiyordu. İsa’ya birçok soru sordu, ama O hiç karşılık vermedi. Orada duran başkahinler ve yazıcılar, İsa’yı ağır bir dille suçladılar. Herodes de askerleriyle birlikte O’nu aşağılayıp onunla alay etti. O’na gösterişli bir kaftan giydirip Pilatus’a geri gönderdi. Bu olaydan önce birbirine düşman olan Herodes’le Pilatus o gün dost oldular. Pilatus, başkahinleri, yöneticileri ve halkı toplayarak onlara şöyle dedi:
P: Siz, bu adamı bana, halkı ayaklanmaya çağıran biri olarak getirdiniz. Oysa ben bu adamı sizin önünüzde sorguya çektim ve kendisini suçladığınız konularda O’nda hiçbir suç bulmadım. Herodes de, onu suçlu bulamamış ve bana geri göndermiş. Görüyorsunuz, ölüm cezasını gerektiren hiçbir şey yapmadı. Bu nedenle O’nu cezalandırdıktan sonra salıvereceğim.
O: Ama onlar hep bir ağızdan bağırmaya başladılar:
Hk: Öldür bu adamı! Bize Barabas’ı salıver!
O: Barabas, kentte çıkan bir ayaklanmaya katılmaktan ve adam öldürmekten hapse atılmıştı. İsa’yı salıvermek isteyen Pilatus onlara yeniden seslendi. Ama onlar:
Hk: O’nu haça ger, haça ger!
O: diye bağırmaya devam ettiler. Pilatus üçüncü kez onlara şöyle dedi:
P: Bu adam ne kötülük yaptı ki? Ölüm cezasını gerektirecek hiçbir suç bulamadım. O’nu cezalandırıp salıvereceğim.
O: Ama onlar bağırıp çağırıyor, İsa’nın haça gerilmesini istiyorlardı. Sonunda bağırmaları gittikçe arttığından, Pilatus onların isteğinin yerine getirilmesine karar verdi. İstedikleri adamı, ayaklanmaya katılmaktan ve adam öldürmekten hapse atılmış olan adamı salıverdi. İsa’yı ise onların ellerine bıraktı.
İsa’yı götürürlerken, tarlalardan gelmekte olan Simon adında Kireneli bir adamı yakaladılar, İsa’nın arkasından taşısın diye haçı sırtına yüklediler. Büyük bir halk topluluğu da İsa’nın ardından gidiyordu. Aralarında İsa için ağlayan ve dövünen kadınlar vardı. İsa bu kadınlara dönüp şöyle dedi:
İ: Ey Yeruşalem kızları! Benim için ağlamayın! Kendiniz ve çocuklarınız için ağlayın. Çünkü öyle günler gelecek ki, “Kısır olan kadınlara ne mutlu! Hiç doğurmamış ve emzirmemiş olan kadınlara ne mutlu!” diyecekler. O zaman dağlara, “Üzerimize düşün!” ve tepelere, “Bizi örtün!” diyecekler. Çünkü yaş ağaca böyle yaparlarsa, kuru ağaca neler yapmazlar?
O: İsa ile birlikte idam edilmek üzere iki suçluyu da götürüyorlardı. Kafatası denilen yere varınca, İsa’yı, biri sağında öbürü solunda olmak üzere, iki suçluyla birlikte çarmıha gerdiler. İsa şöyle dua ediyordu:
İ: Peder, onları bağışla! Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.
O: Elbiselerini paylaşmak için aralarında kura çektiler. Halk orada durmuş bakıyordu. Yöneticiler ise O’nunla alay ederek şöyle diyorlardı:
Hk: Başkalarını kurtardı. Eğer Allah’ın Mesih’i, Allah’ın seçtiği O ise, kendini de kurtarsın!
O: Askerler de O’nunla alay ediyorlardı. O’na, içmesi için sirke veriyorlardı ve şöyle diyorlardı:
Hk: Sen Yahudilerin Kralı isen, kurtar kendini!
O: Başının üstünde şu yazıyı koydular: YAHUDİLERİN KRALI BUDUR. Çarmıha gerilen suçlulardan biri O’na hakaret ediyor ve şöyle diyordu:
Hk: Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!
O: Ama öbür suçlu onu azarladı ve şöyle dedi:
Hk: Sende Allah korkusu da yok mu? Sen de aynı cezayı çekiyorsun. Üstelik biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Bu adam ise hiçbir kötülük yapmamıştır.
O: Sonra İsa’ya dönerek şöyle dedi:
Hk: Ey İsa, kendi hükümranlığına geldiğinde beni hatırla!
O: İsa ona şu karşılığı verdi:
İ: Sana doğrusunu söylüyorum ki, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın!
O: Saat öğleyin on iki sularında güneş karardı ve bütün ülkenin üzerine saat üçe kadar bir karanlık çöktü. Mabetteki perde ortasından yırtıldı. İsa yüksek sesle şöyle seslendi:
İ: Peder, ruhumu senin ellerine bırakıyorum.
O: Bunu söyledikten sonra ruhunu teslim etti.
Diz çöküp sessizce dua edilir.
O: Bunları gören yüzbaşı Allah’ı yücelterek şöyle dedi:
Hk: Gerçekten, bu adam doğru bir kişiydi.
O: Olayı seyretmek için birikmiş olan halkın tümü olup bitenleri görünce göğüslerini döve döve geri döndüler. Ama İsa’nın dostları ve Celile’den O’nun ardından gelmiş olan kadınlar uzakta durmuş, olayı seyrediyorlardı. Yüksek Meclis üyelerinden Yusuf adında iyi ve doğru bir adam vardı. Bir Yahudi kenti olan Arimatya’dan olup Allah’ın Hükümdarlığını bekleyen Yusuf, Meclis’in kararını ve duruşmasını onaylamamıştı. Yusuf, Pilatus’a gidip İsa’nın cesedini istedi. Cesedi çarmıhtan indirip bir kefene sardı ve daha hiç kimsenin konulmadığı, kayaya oyulmuş bir mezara koydu. Hazırlık günüydü ve Şabat günü başlamak üzereydi. İsa’yla birlikte Celile’den gelmiş olan kadınlar da, Yusuf’la beraber gittiler, mezarı ve İsa’nın cesedinin nasıl gömüldüğünü gördüler. Evlerine dönüp baharat ve hoş kokulu yağlar hazırladılar. Ama Şabat günü Kutsal Yasa’nın buyruğu uyarınca dinlendiler.
– Lk. 22,14-71.23.56
↑ Menü
Adaklar Üzerine Dua
Rabbim, Oğlunun bizim için çektiği ıstıraplar sayesinde günahlarımızı bağışla. Biliyoruz ki, affına layık değiliz, fakat senin sonsuz merhametine ve Oğlunun ölümü ile sağladığı nimetlere güveniyoruz. Bunu, Rabbimiz Mesih İsa’nın adına senden dileriz.
C. Amin
↑ Menü
Komünyon
Mesih İsa şöyle dedi: “Ey Peder, eğer bu kupanın, onu ben içmeden, geçmesi mümkün değilse, senin isteğin olsun!” (Mt. 26,42)
↑ Menü
Komünyon’dan Sonra Dua
Kutsal ekmekle kuvvetlendikten sonra, Rabbim, sana yalvarıyoruz: sen bize, Oğlunun ölümü sayesinde inandığımız ilahi nimetlere kavuşmak ümidini verdin. Onun şanlı dirilişiyle de, özlediğimiz sonsuz hayata erişebilmemiz için yardımını bizden esirgeme. Bunu, Rabbimiz Mesih İsa’nın adına senden dileriz.
C. Amin
↑ Menü









