Olgunlaşır Olgunlaşmaz
«[Tanrı’nın Hükümranlığı] bir hardal tohumuna benzer. Toprağa ekildiğinde yeryüzündeki tüm tohumların en küçüğüdür. »
— Mk 4, 31
Düşünceye yönelten sorular:
- Simgedeki tohum eken adam ne zaman orağı vurur? Normal tarımdan farkı nedir?
- Bugünkü okumalar sizde nasıl bir umut uyandırıyor?
2. Samuel Kitabından Sözler [2Sm 11,1-4a. 5-10a. 13-17]
¹ İlkbaharda, kralların savaşa gittiği dönemde, Davut kendi subaylarıyla birlikte Yoav’ı ve bütün İsrail ordusunu savaşa gönderdi. Onlar Ammonlular’ı yenilgiye uğratıp Rabba Kenti’ni kuşatırken, Davut Yeruşalim’de kalıyordu.
²Bir akşamüstü Davut yatağından kalktı, sarayın damına çıkıp gezinmeye başladı. Damdan yıkanan bir kadın gördü. Kadın çok güzeldi. ³Davut onun kim olduğunu öğrenmek için birini gönderdi.
Adam, “Kadın Eliam’ın kızı Hititli Uriya’nın karısı Bat-Şeva’dır,” dedi.
⁴Davut kadını getirmeleri için ulaklar gönderdi. Kadın Davut’un yanına geldi. . . .
⁵Gebe kalan kadın Davut’a, “Gebe kaldım” diye haber gönderdi. ⁶Bunun üzerine Davut Hititli Uriya’yı kendisine göndermesi için Yoav’a haber yolladı. Yoav da Uriya’yı Davut’a gönderdi. ⁷Uriya yanına varınca, Davut Yoav’ın, ordunun ve savaşın durumunu sordu.
⁸Sonra Uriya’ya, “Evine git, rahatına bak,” dedi.
Uriya saraydan çıkınca, kral ardından bir armağan gönderdi. ⁹Ne var ki, Uriya evine gitmedi, efendisinin bütün adamlarıyla birlikte sarayın kapısında uyudu. ¹⁰Davut Uriya’nın evine gitmediğini öğren[di]. . . .
¹³Davut Uriya’yı çağırdı. Onu sarhoş edene dek yedirip içirdi. Akşam olunca Uriya efendisinin adamlarıyla birlikte uyumak üzere yattığı yere gitti. Yine evine gitmedi.
¹⁴Sabahleyin Davut Yoav’a bir mektup yazıp Uriya aracılığıyla gönderdi. ¹⁵Mektupta şöyle yazdı: “Uriya’yı savaşın en şiddetli olduğu cepheye yerleştir ve yanından çekil ki, vurulup ölsün”. ¹⁶Böylece Yoav kenti kuşatırken Uriya’yı yiğit adamların bulunduğunu bildiği yere yerleştirdi. ¹⁷Kent halkı çıkıp Yoav’ın askerleriyle savaştı. Davut’un askerlerinden ölenler oldu. Hititli Uriya da ölenler arasındaydı.
Aziz Markos İncil’inden Sözler [Mk 4,26-34]
²⁶İsa konuşmasını sürdürdü: “Tanrı’nın Hükümranlığı toprağa tohum eken bir adama benzer. ²⁷Gece yatar, gündüz kalkar. Tohum filiz sürer ve gelişir; adam bunun nasıl olduğunu anlamaz. ²⁸Toprak kendiliğinden önce filizi, sonra başağı, sonra da başaktaki dolu taneyi yetiştirir. ²⁹Taneler olgunlaşır olgunlaşmaz, adam hemen orağı vurur. Çünkü biçme zamanı gelmiştir.”
³⁰İsa, “Tanrı’nın Hükümranlığı’nı neye benzetebiliriz, ya da ona hangi simgesel öyküyü uygulamamız yaraşır?” dedi, ³¹“O bir hardal tohumuna benzer. Toprağa ekildiğinde yeryüzündeki tüm tohumların en küçüğüdür. ³²Ama ekildikten sonra büyür ve ekinler içinde en büyüğü olur. Dallanıp budaklanır. Öyle ki, göğün kuşları gölgesinde tüneyebilir.”
³³Bunlara benzer daha bir sürü simgesel öyküyle onlara kavrayabildikleri kadar kutsal sözü anlattı. ³⁴Simge kullanmadan bir şey anlatmadı. Ama öğrencilerine özel olarak her şeyi açıkladı.
Yanıtımız, Mezmur 51.
²Tümüyle yıka beni suçumdan,
Arıt beni günahımdan.
³Çünkü biliyorum isyanlarımı,
Günahım sürekli karşımda.
⁴Sana karşı, yalnız sana karşı günah işledim,
Senin gözünde kötü olanı yaptım.
Bu nedenle, söylediklerinde haklı,
Yargılarında adilsin.
⁵Nitekim suç içinde doğdum ben,
Günah içinde annem bana hamile kaldı.
⁶Madem sen gönülde sadakat istiyorsun,
Bilgelik öğret bana yüreğimin derinliklerinde.
⁹Bakma günahlarıma,
Sil bütün suçlarımı.
¹⁰Ey Tanrı, temiz bir yürek yarat,
Yeniden kararlı bir ruh var et içimde.
3003-5-f.


