KUTSAL HAFTA
6. PAZAR GÜNÜ
Mesih Isa’nın Yeruşalim’e Giriş Bayramı
- Moda Kilisesi İnfo
- 6. PAZAR GÜNÜ
- Mesih Isa’nın Yeruşalem’e Giriş Bayramı
- GİRİŞ
- ZEYTİN DALLARIN TAKDİS DUASI
- AZİZ MATTA TARAFINDAN YAZILAN MESİH İSA’NIN İNCİLİNDEN SÖZLER
- DUA
- PEYGAMBER İŞAYA’NIN KİTABINDAN SÖZLER
- MEZMUR (22 [21] 8-9,17-20, 23-24)
- AZİZ PAVLUS’UN FİLİPİLİLERE MEKTUBUNDAN SÖZLER
- AYET
- AZİZ MATTA TARAFINDAN YAZILAN MESİH İSA’NIN ISTIRAPLARI VE ÖLÜMÜ
- KOMÜNYON
- KOMUNYON’DAN SONRA DUA
GİRİŞ
Hosanna Davut Oğlu’na! Rabbin adına gelen kutlu olsun! Hosanna göklerdeki İsrail Kralına!
Rahip cemaate şöyle der:
Kardeşlerim, Oruç günleri sırasında, dua ederek, iyilik yaparak ve nefsimizi yenerek kendimizi Paskalya Bayramına hazırladık. Bu gün hep beraber, Mesih İsa’nın gerçekleştirdiği kurtuluşumuzu kutlamaya başlayacağız. Mesih İsa Yeruşalim’e geldi, orada eziyet çekmek ve ölmek istiyordu. Onu, Yeruşalim’e girdiği yolda imanla izleyelim. Onun dirilişine ve ilahi hayatına katılabilmemiz için, onun ıstıraplarını da paylaşalım.
ZEYTİN DALLARIN TAKDİS DUASI
Ebedi ve kadir Allah, hayatın ve zaferin simgesi olan bu zeytin dallarını takdis et (✝️) ve seni yücelten Kilise’nin dualarını kabul et. Mesih İsa’yı şimdi sevinçle öven bizlerin, bizi yargılamaya geldiğinde de, onu sevinç ve güvenle karşılamasını sağla. Bunu seninle ve Kutsal Ruh’la birlikle şimdi ve ebediyen hükmeden Oğlun Rabbimiz Mesih İsa’nın adına dileriz.
C. Amin
AZİZ MATTA TARAFINDAN YAZILAN MESİH İSA’NIN İNCİLİNDEN SÖZLER
Yeruşalim’e yaklaşıp Zeytinlik Dağının yanında bulunan Beytfacı’ya geldikleri zaman, İsa şakirtlerinden ikisini şu sözlerle köye gönderdi: “Karşınızdaki köye gidin. Hemen orada bağlı bir dişi eşek ve yanında bir sıpa bulacaksınız. Onları çözüp bana getirin. Size bir şey diyen olursa, ‘Rabbin bunlara ihtiyacı var, hemen onları geri gönderecek’ dersiniz”.
Bu olay, peygamberin şu sözleri yerine gelsin diye oldu:
“Siyorı kızına deyin: “Bak, kralın sana geliyor,
O alçakgönüllü, binmiş bir eşek üzerine, bir eşek yavrusu üzerine…
Şakirtler gittiler ve İsa’nın kendilerine buyurduğu gibi yaptılar. Eşekle yavrusunu getirip üzerlerine giysilerini koydular. İsa da sıpanın üzerine bindi. Halkın büyük çoğunluğu giysilerini yolun üzerine serdi. Bazıları da ağaçlardan dallar kesip yola seriyorlardı. İsa’nın önünde ve arkasında yüreyen kalabalıklar: “Davut Oğluna hosanna! Rabbin adıyla gelene övgüler olsun! Göklerin en Yücelerinde Olan’a hosanna!” diye bağırıyorlardı. İsa Yeruşalim’e girdiği zaman, bütün kent heyecana kapılarak: “Bu kimdir? ” diyordu. Kalabalıklar: “Bu, Celile’nin Nasıra kentinden İsa Peygamberdir” diye cevap veriyorlardı (Mat. 21,1-11).
DUA
Ebedi ve her şeye kadir Allah, biricik Oğlun Kurtarıcımız İsa senin isteklerine uyarak insanlara bir alçakgönüllülük örneği vermek üzere, bize benzer bir bedenle haç üzerinde ıstırap çekerek öldü. Sana yalvarıyoruz: onun izinde yürümemizi ve onun şanlı dirilişine katılmamızı sağla. Bunu, seninle ve Kutsal Ruh’la birlikte şimdi ve ebediyen hükmeden Oğlun Rabbimiz Mesih İsa’nın adına senden dileriz.
C. Amin.
PEYGAMBER İŞAYA’NIN KİTABINDAN SÖZLER
Allah’ın itaatli kulu ıstıraplar ve hakaretler karşısında sarsılmaz.
Güçsüz olanı sözlerimle güçlendirebilmem için, yüce Allah bana iyi bir öğrenci dilini verdi. Bir öğrenci dinlediği gibi, ben de dinleyeyim diye Rab her sabah beni uyandırır ve dikkatimi çeker. Rab kulağımı açtı, ona karşı gelmedim ve ondan kaçmadım. Bana vuranlara sırtımı verdim, sakalımı çekenlere yanağımı uzattım, yüzümü hakaretlerden ve tükürüklerden korumadım. Rab benim yardımcımdır.
Bu nedenle hakaretler bana dokunmaz. Yüzümün sert bir taş gibi olmasına çalıştım. Biliyorum ki, sarsılmayacağım ve utanç duymayacağım. (İşaya 50, 4-7).
MEZMUR (22 [21] 8-9,17-20, 23-24)
Allah’ım, Allah’ım! niçin beni terkettin?
Bütün beni görenler, benimle eğleniyorlardı.
Sırıtıp, baş sallayarak şöyle diyorlardı:
“Rabbe güvendi, onu salıversin!
“Mademki onu seviyor, onu kurtarsın!”
Köpekler beni kuşatıyor.
Bir haydut çetesi çevremi sarıyor,
ellerimi ve ayaklarımı bağlıyorlar.
Bütün kemiklerimi sayabilirim.
Giysilerimi aralarında paylaşıyorlar,
gömleğime kura çekiyorlar.
Fakat sen, ey Rab, benden uzak kalma.
Ey kuvvetim benim, yardımıma koş!
Senin adını kardeşlerime duyuracağım,
topluluğun ortasında seni öveceğim.
Rabden korkan sizler, onu övün!
Tüm Yakub’un soyu, onu yücelt!
AZİZ PAVLUS’UN FİLİPİLİLERE MEKTUBUNDAN SÖZLER
Mesih İsa’nın duygularını benimseyelim.
Kardeşlerim, aranızda duygularınız, Mesih İsa’da bulunan duygulara benzer olsun. Mesih, Allah’ın özdeşliğinde olmakla birlikte, Allah’a eşit olmayı elde edilmiş bir hak saymadı. Ama, özgün yüceliğinden vazgeçerek, kul özdeşliğini aldı ve insan şeklinde göründü. İnsan olarak ölüme, hem de çarmıh üzerinde ölüme kadar boyun eğip kendini feda etti.
Bu nedenle, Allah onu pek çok yükseltti. Ona, her adın üstünde olan adı verdi, öyle ki İsa adı anıldığında, göklerde, yeryüzünde ve yer altında her varlık diz çöksün ve her dil, Peder Allah’ın yüceltilmesi için ”Mesih İsa Rabdir” diyerek tanıklık etsin. (Fil. 2,6-11).
AYET
Mesih İsa bizim için ölüme, hem de çarmıh üzerinde ölüme kadar boyun eğip kendini feda etti. Bu nedenle, Allah onu pek çok yükseltti ve ona, her adın üstünde olan adı verdi.
AZİZ MATTA TARAFINDAN YAZILAN MESİH İSA’NIN ISTIRAPLARI VE ÖLÜMÜ
O: Okuyucu; İ: İsa ; H: Havariler; P: Pilatus; Hk: Halk; B: Başkahin.
Bugün, Mesih İsa’nın ıstıraplarını ve ölümünü anarak onun bize gösterdiği sonsuz sevgiyi derin derin düşünelim.
O: Onikilerden biri olan Yahuda İskaryot Başkahinlere gitti ve sordu:
H: Onu ele verirsem bana ne verirsiniz?
O: Onlar otuz gümüş para için anlaşıp ona verdiler. Yahuda o andan itibaren İsa’yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı. Mayasız ekmek bayramının ilk günü, şakirtler İsa’nın yanına gelip sordular:
H: Pasah yemeğini yemek için nerede hazırlık pmamızı istersin?
O: O da şöyle dedi:
İ: Kente gidin ve filan kişiye şöyle deyin:
“Efendimiz diyor ki, zamanım yaklaştı. Pasah bayramını şakirtlerimle birlikte senin evinde kutlayacağım”.
O: Şakirtler de, İsa’nın kendilerine buyurduğu gibi yaptılar ve Pasah yemeğini hazırladılar. Akşam olunca, İsa on iki şakirtle sofraya oturdu. Hep birlikte yemek yerlerken, İsa onlara şöyle dedi:
İ: Size doğrusunu söylüyorum ki, sizden biri beni ele verecek.
O: Derin bir üzüntüyle her biri ona sormaya başladı:
H: Acaba beni mi demek istedin, ya Rab?
O: İsa da şöyle cevap verdi:
İ: Elindeki ekmeği benimle birlikte sahana banmış olan, beni ele verecek. İnsanoğlu, kendisi hakkında yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama insanoğlunu ele verenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu. O: Bunun üzerine, onu ele verecek olan Yahuda sordu:
H: Rabbi, beni mi demek istedin?
O: İsa şu cevabı verdi:
I: Söylediğin gibidir.
O: Onlar yemek yerken, İsa eline ekmek aldı, şükran duasını okuduktan sonra onu böldü ve şakirtlerine vererek şöyle dedi:
İ: Alın ve yiyin, bu benim bedenimdir.
O: Bundan sonra bir kupa aldı, şükretti ve bunu şakirtlerine vererek şöyle dedi:
İ: Hepiniz bundan içiniz, çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna dökülen Ahdin kanıdır. Size şunu söylüyorum: Pederimin ülkesinde sizinle birlikte tazesini içeceğim güne kadar, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.
O: Övgü ilahisini söyledikten sonra dışarı
çıkıp, Zeytinlik Dağına doğru gittiler. Bu arada İsa şakirtlerine şöyle dedi:
İ: Bu gece, hepiniz benim yüzümden şaşırıp düşeceksiniz. Çünkü şöyle yazılmıştır: “Çobanı vuracağım ve sürünün koyunları dağılacaktır.” Ama ben dirildikten sonra sizlerden önce Celile’ye gideceğim.
O: Petrus söze karışarak şöyle dedi:
H. Herkes senin yüzünden şaşırıp düşse de, ben asla düşmem.
O: İsa ona şu cevabı verdi:
İ: Sana doğrusunu söylüyorum ki, daha bu gece horoz ötmeden önce, sen beni üç kez inkar edeceksin.
O: Petrus şöyle dedi:
H: Seninle birlikte ölmem gerekse bile, seni asla inkar etmem.
O: Tüm şakirtler de aynısını söylediler. Sonra İsa onlarla birlikte Getsemani denilen bir yere geldi ve onlara şöyle dedi:
İ: Ben oraya gidip dua edeceğim, siz burada kalın.
O: Petrus’u ve Zebede’nin iki oğlunu yanına aldı. Keder ve derin bir sıkıntı duymaya başladı. Onlara şöyle dedi:
İ: Canım ölecek kadar sıkılıyor. Burada kalın ve benimle birlikte uyanık durun.
O: İsa biraz ileri gitti, yüzüstü yere kapanıp yalvararak şöyle dua etti:
İ: Pederim, mümkünse, bu kupa benden uzaklaştırılsın! Ama benim istediğim değil, senin istediğin olsun!
O: Sonra şakirtlerin yanına döndü ve onları uykuda buldu. Petrus’a şöyle dedi:
İ: Nasıl oldu da benimle birlikte bir saat uyanık kalamadınız! Uyanık kalın ve dua edin ki, de-nenmeyesiniz. Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür.
O: İsa ikinci kez uzaklaşıp şöyle dua etti:
İ: Pederim, eğer bu kupanın ben ondan içmeden uzaklaştırılması mümkün değilse, senin istediğin olsun!
O: Isa şakirtlerin yanma dönünce, onları yine uykuda buldu, çünkü gözleri uykudan ağırlaşmıştı. Onları bırakıp tekrar uzaklaştı, yine aynı sözlerle üçüncü kez dua etti. Sonra şakirtlerin yanına dönerek şöyle dedi:
I: Artık uyuyup dinlenebilirsiniz! İşte saat geldi, İnsanoğlu günahkarların eline veriliyor. Kalkın! Gidelim! İşte beni ele veren yaklaştı.
O: İsa daha konuşurken, Onikilerden biri olan Yahuda geldi. Yanında başkahinler ve Yaşlılar tarafından gönderilmiş, kılıçlarla ve sopalarla silahlanmış büyük bir kalabalık vardı. İsa’yı ele veren Yahuda bir işaret vermek üzere onlarla anlaşmıştır.
H: Kimi öpersem, İsa O’dur. O’nu tutuklayın. O: Yahuda Isa’ya yaklaşıp şöyle dedi:
H: Selam Rabbi!
O: Ve onu öptü. İsa da ona şöyle dedi:
İ: Dostum, bunun için mi geldin?
O: Bunun üzerine adamlar yaklaştı ve İsa’yı yakalayıp tutukladılar. O zaman, İsa’yla birlikte onlardan biri, ani bir hareketle kılıcını çekti ve Başkahinin uşağına vurup onun kulağını kesti. İsa ona şöyle dedi:
İ: Kılıcını kınına koy. Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla yok olacaklardır. Yoksa Pederimden yardım isteyemez miyim sanıyorsunuz? İstesem, hemen şu anda oniki tümenden fazla Melek gönderir. Ama bunun böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazılar o zaman nasıl yerine gelir?
O: Bundan sonra İsa kalabalığa dönüp şöyle seslendi:
İ: Bir haydutun peşindeymiş gibi kılıç ve sopalarla beni yakalamaya geldiniz. Hergün Mabet’te oturup öğretiyordum. Beni tutuklamadınız. Ama bütün bunlar, peygamberlerin yazdıkları yerine gelsin diye oldu.
O: Bunun üzerine şakirtlerin hepsi İsa’yı bırakıp kaçtı. İsa’yı tutuklayanlar, onu Başkahin Kayafa’ya götürdüler. Yazıcılar ve Yaşlılar orada toplandılar. Petrus, İsa’yı uzaktan, ta Başkahinin avlusuna kadar izledi. Sonucu görmek için içeri girip nöbetçilerin yanına oturdu. Başkahinler ve tüm yüksek Meclis, İsa’yı ölüm cezasına çarptırmak için ona karşı yalancı tanıklar arıyorlardı, ama birçok yalancı tanık geldiyse de, aradıkları kimseyi bulamadılar. Sonunda iki kişi ortaya çıkıp şöyle tanıklık etti:
Hk: Bu adam: “Ben Allah’ın Mabed’ini yıkıp üç günde yeniden kurabilirim” dedi:
O: Başkahin ayağa kalkıp İsa’ya şöyle dedi:
B: Hiç cevap vermiyor musun? Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?
O: Ama İsa susuyordu. Başkahin ona sordu:
B: Diri ve var olan Allah hakkı için seni yemin etmeye çağırıyorum: söyle bize! Sen Allah’ın Oğlu, Mesih misin?
O: İsa şu cevabı verdi:
I: Söylediğin gibidir. Üstelik size söylüyorum ki, bundan sonra İnsanoğlu’nun, güçlü Olan’m sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz.
O: Bunun üzerine Başkahin giysilerini yırttı ve şöyle dedi:
B: Allah’a küfretti! Artık tanıklara ne ihtiyacımız kaldı? İşte küfürünü işittiniz. Buna ne diyorsunuz?
O: Onlar da:
Hk: Ölümü hak etti!
O: Diye bağırdılar. Bunun üzerine İsa’nın yüzüne tükürüp onu yumrukladılar. Bazıları da onu tokatlayarak şöyle dediler:
Hk: Peygamberliğini göster, ey Mesih! Söyle bize, sana vuran kimdir?
O: Bu sırada, Petrus dışarda, avluda oturuyordu. Bir hizmetçi kız onun yanma gelip şöyle dedi:
Hk: Sen de Çelileli İsa’yla birlikteydin.
O: Ama Petrus, herkesin önünde bunu inkar ederek şöyle dedi:
H: Ne demek istediğini bilmiyorum.
O: Petrus avlu kapısına doğru giderken, başka bir hizmetçi kız onu gördü ve orada bulunanlara şöyle dedi:
Hk: Bu adam, Nasıralı İsa’yla birlikteydi.
O: Petrus yemin ederek yine inkar etti.
H: Ben, o adamı hiç tanımıyorum.
O: Orada oturanlar az sonra Petrus’a yaklaşıp şöyle dediler:
Hk: Gerçekten, sen de onlardan birisin. Zaten şiven seni ele veriyor.
O: O zaman Petrus yemin etmeye ve küfür yağdırmaya başlayarak şöyle dedi:
H: Ben, o adamı tanımıyorum.
O: O anda, horoz öttü. Petrus, İsa’nın ‘Horoz ötmeden önce sen beni üç kez inkar edeceksin’ dediğini hatırladı ve dışarı çıkıp acı acı ağladı. Sabah olunca, bütün başkahinler ve halkın Yaşlıları, İsa’yı ölüm cezasına çarptırmak için toplanıp anlaştılar. Onu bağladılar ve vali Pilatus’a götürüp teslim ettiler. O zaman, İsa’yı ele veren Yahuda, onun mahkum edildiğini görünce pişman oldu. Otuz gümüş parayı başkahinlere ve Yaşlılara geri vererek şöyle dedi:
H: Ben suçsuz birini ele vermekle günah işledim.
O: Onlar ise, şu cevabı verdiler.
B: Bundan bize ne? Bunu sen düşün.
O: O zaman, Yahuda gümüş paraları Mabed’e atarak oradan ayrıldı ve gidip kendini astı. Başkahinler paraları toplayıp şöyle dediler:
B: Bu paraları Mabed’in hazinesine koymak doğru değil. Çünkü bu, kan parasıdır.
O: Kendi aralarında anlaşarak bu parayla yabancılar için mezarlık yapmak için çömlekçinin tarlasını satın aldılar. Bu nedenle, bu tarlaya bu güne dek, Kan Tarlası denilmektedir. Böylece Yeremya Peygamberin söylediği şu sözler yerine gelmiş oldu: “İsrail oğullarının değer biçtikleri kişi için otuz gümüş parası aldılar ve bu parayı, Rabbin bana buyurduğu gibi, Çömlekçi Tarlasını satın almak için harcadılar.”
İsa’yı valinin önüne çıkardılar. O da onu sorguya çekti ve şöyle dedi:
P: Sen Yahudilerin kralı mısın?
O: İsa şu cevabı verdi:
I: Söylediğin gibidir.
O: Ama başkahinlerin ve Yaşlıların kendisine karşı yönelttikleri suçlamalara hiç cevap vermedi. Bunun üzerine, Pilatus ona şöyle dedi:
P: Sana karşı yönelttikleri bütün bu suçlamaları duymuyor musun?
O: İsa hiçbir konuda ona cevap vermedi, öyle ki vali çok şaşırdı. Her Pasah Bayramında, valinin halkın istediği bir tutukluyu salıvermesi adetiydi. O günlerde, Barabas adında ünlü bir tutuklu vardı. Pilatus, bir araya toplanan halka sordu: P: Hangisini salıvermemi istersiniz? Barabas’ı mı, yoksa Mesih denilen İsa’yı mı?
O: Pilatus, onların İsa’yı kıskançlık yüzünden kendisine teslim ettiklerini biliyordu. Pilatus yargıç kürsüsünde otururken, karısı ona şu haberi gönderdi: “Sakın, o doğru adamın işine karışma. Çünkü bu gece, rüyada O’nun yüzünden çok sıkıntı çektim”. Başkahinler ve Yaşlılar ise Barabas’ı salıvermesini ve İsa’nın öldürülmesini istesinler diye halkı kışkırttılar. Vali yine onlara şunu sordu:
P. İkisinden hangisini salıvermemi istiyorsunuz?
O: Onlar da şu cevabı verdiler.
Hk: Barabas’ı!
O: Pilatus yine sordu:
P: Öyleyse Mesih denilen Isa’yı ne yapayım?
O: Hep bir ağızdan:
Hk: Çarmıha gerilsin!
O: Diye haykırdılar. Pilatus yine sordu:
P: O, ne kötülük yaptı ki?
O: Ama onlar daha yüksek sesle bağırdılar:
Hk: Çarmıha gerilsin!
O: Pilatus elinden birşey gelmediğini, tersine kargaşanın büyüdüğünü görünce, su aldı. Halkın önünde ellerini yıkadı ve şöyle dedi:
P: Ben bu adamın kanından sorumlu değilim. Kendiniz bu işe bakın.
O: O zaman bütün halk şu karşılığı verdi:
Hk: O’nun kanının sorumluluğu bizim ve çocuklarımızın üzerine olsun.
O: O zaman Pilatus, onlar için Barabas’ı salıverdi. İsa’yı kırbaçlattıktan sonra çarmıha gerilmesi için onlara teslim etti. Sonra valinin askerleri İsa’yı vali konağına götürdüler ve tüm bölüğü onun etrafında topladılar. Giysilerini çıkarıp üzerine kırmızı bir kaftan geçirdiler. Dikenli bir taç örüp başına koydular, sağ eline de bir kamış verdiler ve O’nun önünde diz çöküp, O’nunla alay ederek şöyle dediler:
Hk: Selam, ey Yahudilerin kralı!
O: O’nun üzerine tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular. O’nunla böyle alay ettikten sonra, kaftanı üzerinden çıkardılar ve ona yine kendi giysilerini giydirdiler. Sonra O’nu çarmıha germeye götürdüler.
Dışarı çıktıklarında, Simon adlı Kireneli bir adam gördüler ve onu İsa’nın haçını taşımaya zorladılar. Golgota, yani kafatası denilen yere gelince içmesi için İsa’ya ödle karışık şarap verdiler. İsa onu tattı ama içmek istemedi. Askerler O’nu çarmıha gerdikten sonra, kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar. Sonra oturup yanında nöbet tuttular. Başının üzerine “BU, YAHUDİLERİN KRALI İSA’DIR” diye suçuna ilişkin bir yazı astılar. İsa’yla birlikte biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydut da çarmıha gerildi. Oradan geçenler, başlarını sallayarak, ona hakaret ederek şöyle diyorlardı: HL: Hani sen Mabedi yıkıp, üç günde yeniden kuracaktın? Eğer Allah’ın Oğlu isen, çarmıhtan in de kendini kurtar!
O: Aynı şekilde, başkahinler, yazıcılar ve Yaşlılar da alay ederek şöyle diyorlardı:
Hk: Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor! İsrail’in Kralı imiş! Şimdi çarmıhtan aşağı insin de ona iman edelim! Allah’a güveniyordu. Allah onu seviyorsa, şimdi kurtarsın onu! Çünkü “Ben Allah’ın Oğlu’yum” demişti.
O: İsa’yla birlikte çarmıha gerilmiş olan haydutlar da, ona aynı şekilde hakaret ediyorlardı. Bütün ülkenin üzerine öğleyin saat onikiden üçe kadar süren bir karanlık çöktü. Saat üçe doğru İsa yüksek sesle şöyle bağırdı:
İ: Eli, Eli! Lama sabaktani! (Allah’ım, Allah’ım! Beni niçin terkettin?)
O: Orada duranlardan bazıları bunu işitince şöyle dediler:
Hk: İşte, İlyas’ı çağırıyor!
O: Onlardan biri hemen koştu, bir sünger getirdi ve sirkeye batırdı; bir kamışın ucuna takarak içmesi için İsa’ya verdi. Diğerleri ise şöyle laf atıyorlardı;
Hk: Dur bakalım, İlyas gelip onu kurtaracak mı?
O: Isa yine yüksek sesle bağırarak ruhunu teslim etti.
[Diz çöküp sessizce dua edilir.]
O: O anda, Mabedin perdesi yukarıdan aşağıya kadar yırtılarak ikiye bölündü. Yer sarsıldı, kayalar yarıldı, mezarlar açıldı ve ölmüş olan birçok doğru kişinin cesetleri dirildi. Bunlar mezarlarından çıkıp İsa’nın dirilişinden sonra kutsal kente girdiler ve birçok kimseye göründüler. Yer sarsıntısını ve öbür olayları gören Yüzbaşı ve onunla birlikte İsa’nın yanında nöbet tutanlar büyük korkuya kapılarak şöyle dediler:
Hk: Gerçekten bu, Allah’ın Oğluydu.
O: Orada, olup bitenleri uzaktan izleyen bir çok kadın vardı. Bunlar Celile’den İsa’nın ardından gelmiş ve O’na hizmet etmişlerdi.
Aralarında Mecdelli Meryem, Yakup ile Yusuf’un annesi olan Meryem ve Zebede’nin Oğullarının annesi de vardı. Akşam olunca, Yusuf adında bir adam geldi. O da, İsa’nın şakirdiydi. Pilatus’tan İsa’nın cesedini istedi. Pilatus da cesedin ona verilmesini emretti. Yusuf cesedi aldı,
temiz bir keten beze sardı ve kendisi için kayaya oydurmuş olduğu yeni mezara koydu. Sonra mezarın girişine büyük bir taş yuvarlayıp oradan ayrıldı. Mecdelli Meryem ile öteki Meryem ise, orada mezarın karşısında oturuyorlardı.
Ertesi gün, yani Hazırlık Günü’nden bir sonraki gün, başkahinler ve Ferisiler hep birlikte Pilatus’a gittiler ve şöyle dediler:
Hk: Efendim, hatırlıyoruz ki bu sahtekar daha yaşarken, “Üç gün sonra dirileceğim” diyordu. Bunun için emir ver de üçüncü güne kadar mezar güvenlik altına alınsın. Şakirtleri de gelip cesedini çalarak halka, “O, ölüler arasından dirildi” demesinler. Bu son sahtekarlık, ilkinden beter olacaktır.
O: Pilatus onlara şöyle cevap verdi.:
P: Muhafız alayınız var. Gidin, mezarı bildiğiniz gibi güvenlik altına alın.
O: Onlar da gittiler, taşı mühürleyip mezarı güvenlik altına aldılar (Matta 26, 14-27,1-66).
KOMÜNYON
Mesih İsa şöyle dedi: “Ey Peder, eğer bu kupanın, onu ben içmeden, geçmesi mümkün değilse, senin isteğin olsun!” (Mt. 26,42)
KOMUNYON’DAN SONRA DUA
Kutsal ekmekle kuvvetlendikten sonra, Rabbim, sana yalvarıyoruz: sen bize, Oğlunun ölümü sayesinde inandığımız ilahi nimetlere kavuşmak ümidini verdin. Onun şanlı dirilişiyle de, özlediğimiz sonsuz hayata erişebilmemiz için yardımını bizden esirgeme. Bunu, Rabbimiz Mesih İsa’nın adına senden dileriz.
C. Amin.










Yorum bırakın